YENİ, YİNE, YENİDEN, YENİYİM BEN… :))
Yenilerken, yeni katılanlara kıdemli olmanın hazzıyla bi iki satır da ben sıralayım istedim. Aslında aklımda yoktu da Kalkedon Sosyal işleri çalışıyor Allahtan. Geçirdiler beni de klavyenin başına.
Yani geçen senenin yenisinden, bu senenin yenilerine bendeki bir senenin özetidir bu yazanlar. Sabredene keyif versin..
Tam bir sene evveli.
Koştur koştur kan ter içinde bir saat geç kalaraktan attım adımımı Hasan Tan’dan içeri. Acayip korkuyorum nedense. İlkler kurdeşen döktürür ya o hesap.
Girdim içeri, bi kalabalık bi kalabalık sanki herkes bana bakıyor. Bi ben yabancıymışım, geriye kalan herkes ahir zamandan dostmuş gibi. Kucaklaşmalar koyu sohbetler, kıkır kıkır kızlar… Kayıttı kuyuttu sorgu sual girdim salona. Önceki yılın videosuymuş ekranda dönen. Oynayan film Anadolu Ateşi gösterisi gibi geldi önce. ‘Yuh la nereye düştük. Ben böyle oynayamamki. Kaç kızım kaç’ dedim kendi kendime. Tecrübe desen bende nanay. Ufaktan tırstım hani.
Film bitti sohbet başladı. Hocalar yeni katılanlar herkeste bi heves bi yakınlık. Nuri Hocam akıyor, anlattıkça anlatıyor. O gün oraya yeni gelenlere dedi ki;
‘Biz Kalkedon olarak eğlenmek için buradayız. Keyif almak, hayata tutunmak, dost edinmek, dostlarınla bir olmak, aile olmak, biz olmak için’. Ya da öyle bişeyler. Ha bir de ‘Biz burada odundan masa sandalye yapıyoruz farzedin. Bi masa olmasanız da bi ayak olursunuz’. Daha hiç tanımıyorum ya ses tonundan dedim Mahmut Hoca’yı bulduk.
Ne kaybederim diye düşündüm. Kaçmadım. Girdim derslere. Önce sus pus. Git gel. Sonra çevrem dolmaya başladı. Tanıdıkça daha sevdiğim arkadaşlarım, gelmek için can attığım bi ortam oldu Hasan Tan. Daha Pazartesiden başladım Pazar olsunlara.
Tamam diğer bir çoğundan çok çalışmam gerekti. Ama bu yük mü? seve seve. Mutfağa çay koymaya mı hemen bi sirtaki figürü mutfakta; patron mu yok üskübün tam sırası; duşa mı girilecek şu çepki nasıldı yaaa’. J
Çok keyif aldığım, şimdi baktığımda çabucak geçen bi süreç sonunda da nihayet emekleri sergilemenin vakti dendi ve ben taa 23-24 sene evvel içimde kalan artbelleğe attığım en büyük hayalimi, Kalkedon Dans ailesiyle koca bir sahnede ailelerimizin, arkadaşlarımızın, bi ton insanın önünde yaşama fırsatı buldum. Kulis neymiş, kuliste heyecandan gözleri dolmak neymiş, can arkadaşının elinden tutup ‘sakinim sakinim’ diye teselli bulmak neymiş onu da öğrenmiş oldum.
Velhasılı kelam emek verdik karşılığında alkış kıyamet coşku… Gösteri sonunda en çok oryantal kızımız Elif’in ince beli konuşulsa da hepimiz ayrı ayrı kutlandık, kutlandıkça mutlandık. Bize yetmedi bir daha oynayalım dedik.
Ha öyle pazarları gel oyna git temposu mu yoookkk. Sadece Dans değil Kalkedon… Nedir peki?
Kalkedon, gitmeyi çok sevdiğin bi mekan ya da bi ortam keyif aldığın. Bazen akşam yenen toplu yemekler, bazen bi sinema salonu tümüyle kapattığın, Ayla ve Yaşar’ın evi bazen, bazen caddedeki kafede kahvaltı. Sabahları günaydın temalı mailler, bazen geçmiş olsunlar, yaş günün kutlu olsunlar. Çoğu zaman Kalkedon olsa da bazı zaman Kalkiler Kalkedongiller Kalkedekorlar.
Geçen yıl taşıdığım folklör hevesi yerini nasıl bi yaşam tarzına bıraktı ben bile anlayamadım ama iyi ki internetten folklör kursları diye araştırdığımda karar verdiğim adres Kalkedon Dans olmuş diyorum şimdi.
Birçoğunuz gibi…
Sevgiler
Sevtap Yerli